Elazığ'da kış şartlarıyla boğuşan göçer aileler, kuzulama döneminin yoğun temposuyla karşı karşıya. Yaz aylarını Erzurum, Sivas, Tunceli ve Bingöl yaylalarında geçiren göçerler, soğuk havaların başlamasıyla birlikte Elazığ'ın kırsal bölgelerine döndüler. Burada kurdukları çadırlarda, ata mesleği olan koyun yetiştiriciliğini sürdürüyorlar. Brandadan yaptıkları ağıllar, hayvanların barınması için özenle hazırlanıyor. Ancak kuzulama dönemi, göçerlerin hayatına bambaşka bir yoğunluk getiriyor.

Gece Gündüz Sürü Başında

Günlük işlerinin yanı sıra, göçerler gebe koyunları ve yeni doğan kuzuları korumak için gece gündüz nöbet tutuyor. Yeni doğan kuzuların ilk 40 dakika içinde anne sütünü emmesi hayati önem taşıyor. Bu süreçte zor doğumlar, süt vermeyen anneler gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor. Bu durum göçerlerin gece gündüz hayvanlarının başında kalmalarını gerektiriyor. Ağılda nöbet tutmak zorunda kalan çobanlar, hem hava koşullarının zorluklarıyla hem de vahşi hayvanların olası tehditleriyle mücadele ediyor. Ailenin tüm bireyleri bu zorlu süreçte birbirlerine destek oluyor.

Zorlu Koşullar Altında Hayvancılık

Merkeze bağlı Üçağaç köyünde ailesiyle birlikte koyun yetiştiriciliği yapan 41 yaşındaki Kazım Koç, göçerliğin yaşam tarzları olduğunu anlatıyor. Zorluklarına rağmen işlerini severek yaptıklarını belirten Koç, "Sabah gün ağarmadan kalkıyoruz, koyunların yemini hazırlıyor, kuzularla annelerini buluşturuyor, yeni doğan kuzuları kontrol ediyoruz. Bu işleri günde üç kez tekrarlıyoruz" diyor. Yıldız Koç ise kırsal kesimdeki eğitim olanaklarının yetersizliğinden dolayı çocuklarını yatılı okula gönderdiklerini dile getiriyor. Ailenin tüm sorumluluğunu üstlenen kadınlar, hayvan bakımı yanında ev işleriyle de ilgileniyor. Hasan Koç (58) ise yaz aylarını yaylalarda geçirdiklerini, kış aylarında ise Elazığ'da kaldıklarını vurguluyor. Hayatlarının yayla ve kışlak arasında geçtiğini ifade eden Koç, zorlu hava koşullarına rağmen hayvancılığa devam ettiklerini belirtiyor.

Destek Bekleyen Göçerler

52 yaşındaki Medine Koç ise göçebe hayatının kadınlar için daha zor olduğunu vurguluyor. Elektrik ve suyun olmadığı çadırlarda, çamaşır ve bulaşıklarını elde yıkadıklarını belirtiyor. Zorlu şartlara rağmen işlerini severek yaptıklarını dile getiren Koç, devletten destek istediklerini ve konteyner desteğinin hayatlarını kolaylaştıracağını söylüyor. Göçer aileler, zorlu kış koşullarına ve kuzulama döneminin yoğunluğuna rağmen, geleneksel yaşam tarzlarını sürdürmeye devam ediyor. Yıllardır süregelen bu zorlu mücadele, onların azmini ve dayanıklılığını gözler önüne seriyor.